Kurban Bayramınız Kutlu Olsun

Evet bu senenin son bayramına geldik 🙂 Günler, aylar, yıllar ne çabuk geçiyor. Daha geçen senenin bayramını dün gibi hatırlıyorum 🙂

| | |

Kurban Bayramı’nızı en içten dileklerimle kutlar, sevdiklerinizle birlikte mutlu bir bayram geçirmenizi dilerim…

Diğer Benzer Yazılar:


İlk Vizede Başarılıyım :)

Bugün uzun bir ara sonunda ilk vizemizi olduk. Okuldaki öğrendiklerimin hepsini anlamama ve o kadar çalışmama rağmen sınavdan önce büyük bir heyecan vardı. İlk defa stres yoktu 🙂 Stres’in olması için tabikide konuları anlamamam lazım ama anladığım için sorun yok : ) Sınavımız toplam 2 saat sürdü ve ben 1 buçuk saat sonra sınavdan çıktım. 70 filan beklerken 90 almam beni çok heyecanlandırdı. Şaşırmadım desem yalan olur, ama başarılı olduğum için benden beklenen bir durum tabikide 😛  Umarım diğer vizelerde bu başarıyı devam ettiririm…

Diğer Benzer Yazılar:


Eski Sevgiliyi Unutma Şeyleri

1. Arkadaş kalacağım diye kendinizi kasmayın: Tamam, arkadaşça ayrılmış olabilirsiniz. Her ayrılıkta kan dökmeye gerek yok. Ama arkadaş kalacağım diye kendinizi zorlamanız da şart değil. En azından bir süre. Onu görünce kalp krizi geçirecekmiş gibi olmayı bıraktığınızda, belki mailleşmeye başlayabilirsiniz.
(Yaptım) (Böyle bir ihtimal olmamalı zaten)
2. Rastlaşma ihtimali bulunan yerlerde dolaşmayın: Kabul edin içten içe onu görmek istiyor, üstelik buna bir de kaza süsü vermeye çalışıyorsunuz. Siz kimi kandırıyorsunuz?(Yaptım)
3. Birlikte gittiğiniz mekanlardan uzak durun: Densiz bir garsonun, bir tanıdığın gelip de eski sevgilinizin nasıl olduğunu sormasıyla, göz yaşları sel olabilir. Dikkat. Ayrıca anılar da üstünüze üstünüze gelebilir. Şurası göz göze geldiğimiz yer, diye başlarsınız sonra.(Yaptım)
4. Evde ona ait ne varsa kurtulun: Bir şenlik ateşi yakıp törensel bir havayla yok edebilir, ya da doğrudan çöp tenekesine gönderebilirsiniz. Kutulayıp kaldırmak da bir yöntem ama o kutu evin bir köşesinde durduğu sürece, ruhunuzu rahatsız edecektir benden söylemesi. (Yaptım)
5. Onun dinlediği şarkıları, seyrettiği dizileri unutun: Playlist’inizden bir iki şarkı eksilse ölmezsiniz ya. Hiç gereği yok. Hatta gidin, hiç tanımadığınız, dinlemediğiniz şarkıcıların CD’lerini, ülkelerin müziklerini satın alın.
(Yaptım) Vadiyi izliyor sanırsam onu bırakmam ama 🙂
6. Birlikte çektirdiğiniz fotoğrafları yok edin: Nedenini uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım. Yöntemi seçmek de size kalsın. 4. maddedeki prensibi uygulayabilirsiniz.
(Yaptım) Valla güzel bir format attım geçenlerde..Hiç resimleri kurtarmadım bile..
7. Evin dekorasyonunu değiştirin: En temizi başka bir semte taşınıp yeni bir hayata başlamak ama ha deyince olacak iş değil. O zaman siz de evdeki eşyaların yerlerini, şekillerini değiştirin. Özellikle onun her zaman oturduğu koltuğun yerini…
(Denemedim)
8. Kullandığı parfümü hayatınızdan çıkarın: Hafızayı en hızlı tetikleyen şey koku alma duyusu. Parfümün kokusunu aldığınız an, en mutlu anınıza dönebilirsiniz. Çok tehlikeli!
(Onun kokusunu kimse veremez..Değiştirmeme gerek yok)
9. Tatile çıkın: Başka yerlerde, başka insanlarla tanışmak kesinlikle iyi gelir. Ama dikkat edin de, daha önce birlikte gittiğiniz bir yer olmasın. Tabii bazı bünyeler farklı prensiple çalışıyor olabilir. İnadına gidip, anılarınızla yüzleşmek ve onlardan korkmadığınızı kendinize ispat etmek isteyebilirsiniz.
(denemedim)
10. Arkadaşlarıyla bir süre görüşmeyin: Kendi arkadaşlarınız size yeter. Hakkında bilgi taşımalarına, ağzınızı yoklamalarına izin vermeyin.
(Faceden güzel bir temizleme yaptım.Ve herhangi bir bağlantım kalmadı..Yoktu da zaten fazla)
11. Özel günlerinizde evde oturmayın: Kanka destek sistemini devreye sokun. Arkadaşlarınıza sığının, sizi avutmalarına izin verin. Özellikle yıldönümü, onun doğum günü gibi eski özel günlerde evde tek başınıza kalmayın.
(Genelde içmeye gidiyorum)
12. Telefon numarasını, mesajlarını silin: Böylece bir gece vakti içip içip onu aramanız zorlaşır, dönüp dönüp gönderdiği aşk mesajlarını okuyup içinizi kanırtmazsınız.
(Numarasını sildim ama ezberim de kaldı işte..Mesajları isimsiz hep.)
13. Aldığı hediyelerden kurtulun: Tamam o kolye altın olabilir ama ruh sağlığınızdan daha mı kıymetli? Ya satın parasını çatır çatır yiyin, ya da birine verin.
(Böyle bir sevgilim henüz olmadı.)
14. İyileri değil kötü anıları hatırlayın: Birlikte geçirdiğiniz mutlu günleri anacağınız zamanlar gelecek ama şimdi değil. Şimdilik sadece kötüleri hatırlamaya çalışın ki, yelkenleri suya indirmeyin.
(Evet bunu yapmamıştım severek yapıcam..Arkamdan çevirdiklerini,ben yokken neler yaptığını,kimlere mesaj attığını,kimlerle konuştuğunu öğrendikten sonra..)
15. Yeni bir şeyler öğrenin: Bir kursa filan yazılabilirsiniz. Böylece aklınız başka şeylerle meşgul olur, kendiniz için de iyi bir şey yapmış olursunuz. Hem belli mi olur, yeni biriyle tanışırsınız.
(Gerek yok)
16. Altı ay uykuya yatın: Şu ana kadar sıraladıklarımın hiçbiri işe yaramadıysa, ütopik olmakla birlikte bu seçeneği deneyebilirsiniz. Belki iyi bir uyku çekince hayat daha iyi olur.
(Yaptım) Her zaman uyuyorum zaten.
17. Kendinizi yenileyin: Sürekli saç şekliyle, rengiyle oynamak depresyon belirtisi derler ama her zaman değil. Aynada yeni birini görmek içinizi açabilir.
(Böyle şeyleri sevmem nedense)
18. Romantik komedilerden uzak durun: En sevdiğiniz tür olabilir ama bu tip filmler insanı olmayan erkeklere/kadınlara bile aşık etme kapasitesine sahip. Sinemadan çıkar çıkmaz cep telefonuna sarılırsanız, telafisi mümkün olmayan hatalara imza atabilirsiniz.
(Uzun süredir film izlemiyorum sırf bu yüzden)
19. Hüzünlü aşk şarkıları dinlemeyin: Bir süre bazı müzik türlerini, bazı şarkıcıları hayatınızdan çıkarmanız gerekecek. Örneğin Celine Dion. Gerçi onu kim niye dinler anlayabilmiş değilim ama… Buna karşılık Burak Kut’tan tüm unutmaya çalışanlar için gelsin: Yaşandı bitti saygısızca, haydi zıpla…
(Tam tersini yapıyorum belki acıtarak kökten kurtulurum diye)
20. Onu düşünmeye başladığınızda fizik problemi çözün: Tamam kabul ediyorum; bunu ben de yapamam. Ama beynin rasyonel tarafını çalıştırmak için hiç değilse Sudoku çözün bari.
(:d Allahım ya :d Zaten bölüm fizik paso soru çözüyoruz yeter o bana)
21. Ayakta duramayacak kadar uykunuz gelmedikçe yatmayın: Uykunuz kaçınca onu düşünmeye başlarsınız, onu düşününce zaten uyku gelmez.
(Yaptım..Ve her zaman yapıyorum..Yatağa girer girmez uyumazsam hep aklıma geliyor..Mal mal mesaj atıyorum..)
22. Evdeki battaniyeleri yok edin: O melankoliyle altına girmeye kalkarsanız uzun süre çıkamazsınız.
(Melankoli vs inanmam :))
23. Second Life’ta yeni bir siz yaratın: Değişim her zaman içten dışa olmaz. Girin Second Life’a, yaratın şöyle alımlı, yakışıklı, seksi, işinde başarılı bir karakter. Elinizi sallasanız ellisi. Bu gazla gerçek hayatta da engel tanımazsınız artık.
(İçimdeki piçi hiç çıkartmak istemiyorum ama arada çıkası tutuyor 🙂 Gittiğimiz karıya kıza sayalım bunlarıda..)
24. Extreme sporlara başlayın: Can derdine düşünce, eski sevgilinin acısı kalmaz. Aman dikkat adrenalin bağımlısı olmayın.
(Polat gibi poligon da resmine sıkmak yerine oturup eğlencelilerini yapıyoruz)
25. Yeni bir sevgili bulun: Eveeet, geldik meselenin özüne. Önceki maddeleri de uygulayın tabii ama eski sevgiliyi unutmanın en iyi yolu yenisini bulmaktır. Ama tabii burada zamanlama ve kimi seçtiğiniz çok önemli. Öyle birisini bulmalısınız ki, aklınızı başınızdan alsın. Aksi halde, kimse onu unutturamıyor diye paniğe kapılırsınız. Yok öyle bir şey tabii. Vallahi yok.
(Bi de bu kaldı…Ayar çekmeye başlıyacam..Şu an 3 hedef var görünürde..Arkadaş olduk bakalım..3 şıktan doğru olanı bulup alalım kalbimize..)

1. Arkadaş kalacağım diye kendinizi kasmayın: Tamam, arkadaşça ayrılmış olabilirsiniz. Her ayrılıkta kan dökmeye gerek yok. Ama arkadaş kalacağım diye kendinizi zorlamanız da şart değil. En azından bir süre. Onu görünce kalp krizi geçirecekmiş gibi olmayı bıraktığınızda, belki mailleşmeye başlayabilirsiniz.

2. Rastlaşma ihtimali bulunan yerlerde dolaşmayın: Kabul edin içten içe onu görmek istiyor, üstelik buna bir de kaza süsü vermeye çalışıyorsunuz. Siz kimi kandırıyorsunuz?

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar:


24 Kasım Öğretmenler Günü

Öğretmen; öğretme işini görev edinen kişiye denir. Öğretmenlik bir meslektir. Kişinin öğretmen olabilmesi için öğretmen yetiştiren bir okulu bitirmesi gerekir. İlkokullarda öğretmen sınıf öğretmenidir. Sınıfın bütün derslerini aynı öğretmen okutur. İlköğretimin ikinci kademesinde ve ortaöğretimde ders öğretmenliği vardır. Meslek okullarında dersler özel olarak yetiştirilmiş meslek öğretmenleri tarafından işlenir.
Eskiden öğretmene Muallim, öğretmen yetiştiren okula da Muallim Mektebi denirdi. Ülkemizde öğretmen okulu ilk kez 16 Mart 1848’de açıldı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yurdumuzun her yanına yeni yeni okullar açıldı. Okul çağında olanlar bu okullarda okumaya başladı.
Atatürk, eğitimin, öğretimin yayılmasından, yaygınlaşmasından yanaydı. 1928 yılında Arap harflerinin kaldırılıp yerine bugün kullanmakta olduğumuz Türk harflerinin kabulü ile halkın yeni harfleri kısa sürede öğrenip daha çok yurttaşın okur – yazar olmasını sağlamak amacıyla yoğun bir çalışma başladı. Okuma – yazmayı yaygınlaştırmak için okul çağı dışındaki yurttaşlara okuma – yazma öğreten okullar açıldı. Bunlara Millet Mektepleri adı verildi.
Atatürk, Ulus Okulları dediğimiz Millet Mektepleri’nde yazı tahtasının başına geçerek dersler verdi. Bakanlar kurulu 11.11.1928 günü yaptığı toplantıda Ata’ya Ulus Okullar Başöğretmenliği sanını verdi. 24 Kasım Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür.
Öğrencileri, öğretmenleri, okulu çok seven Atatürk yurt gezilerinde okullara uğrardı. Sınıflara girer, sıralara oturur, ders dinlerdi. Öğrencilere sorular sorardı. Öğretmenlerle konuşur, her yerde öğretmenliğin üstün bir meslek olduğunu anlatırdı.
Atatürk, öğretmenlerin Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda nasıl canla başla çalıştıklarını yakından izlemiştir. Yurdumuzun düşman tarafından paylaşıldığı sırada öğretmenler Öğüt Kurulları oluşturarak halka ulusal bağımsızlık, Ulusal Kurtuluş Savaşı düşüncelerini yayıyordu. Öğüt Kurulları dışında öğretmenler 14 eğitim kuruluşu ile birlikte Milli Kongre Cephesini kurdular. Milli Kongre Cephesi, düşmanların İzmir’i işgal ettikleri günlerde Sultanahmet Mitingi’ni hazırladı. Bu mitingin konuşmacılarından çoğu öğretmenlerdi.
Başöğretmen Atatürk, öğretmenlerin Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda gösterdikleri etkinliği hep övmüştür. Atatürk yeni Türkiye’nin yaratılmasında öğretmenlere büyük görevler düştüğü inancındaydı. Çağdaş bir ulus olmamız için eğitimin yaygınlaşması gereğine inanıyordu. Bu nedenle Atatürk “Milletleri kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” sözleriyle öğretmene verdiği önemi ve duyduğu saygıyı en güzel biçimde belirtmiştir. Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında, 24 Kasımın her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanması kararlaştırıldı.

Öğretmen; öğretme işini görev edinen kişiye denir. Öğretmenlik bir meslektir. Kişinin öğretmen olabilmesi için öğretmen yetiştiren bir okulu bitirmesi gerekir. İlkokullarda öğretmen sınıf öğretmenidir. Sınıfın bütün derslerini aynı öğretmen okutur. İlköğretimin ikinci kademesinde ve ortaöğretimde ders öğretmenliği vardır. Meslek okullarında dersler özel olarak yetiştirilmiş meslek öğretmenleri tarafından işlenir.

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar:


İnsan Vücudunun 12 Refleksi

Hassas dişler: Hassas dişlere sahip olanlar için dondurma yemek, bizim hoşlandığımız gibi zevk verici değildir. Dişinizin ince mine tabakasının altı dentin denen bir maddeden oluşuyor. Dentin ise doğrudan dişin yumuşak çekirdeğine (sinirlerin yer aldığı pulpa boşluğu olarak bilinir) giden borucuklar ve mikroskobik kanallardır. Borucukların ayrıca sıvı içerdiğini söyleyen California Üniversitesi Koruyucu ve Restoratif Diş Bilimleri Bölümü’nden Grayson W Marshall, “Bu akışkan sıvıdaki herhangi bir hareket pulpa boşluğundaki sinirleri harekete geçiriyor ve bu da keskin bir acıya neden oluyor” dedi.
Mide yanması, ekşimesi: Kahve, çok yağlı ve baharatlı yiyeceklerin yol açtığı mide yanması ya da ekşimesi olarak bilinen şikayet hazımsızlık ağrısıdır. Yemek borunuzda keskin bir yanma hissi oluşur. Kings College London School of Medicine’dan Prof. Dr. David Armstrong, mide yanmasının mideden sızan asitin yemek borusunu geri dönmesiyle oluştuğunu söyledi.
Bu hastalığa eğilimli olan insanlar, midelerinin üstündeki sfinkter (Açılma, açma, gevşetme ya da kapama, sıkma görevi olan halka şeklindeki kas) kasında bir güçsüzlük hissederler. Bu kas sayesinde midedeki güçlü asitler güvenli bir şekilde içeride tutuluyor. Midenizin iç astarı bu asitlerin sindirim etkisine karşı dirençliyken, yemek borusu o kadar güçlü değildir. Mideniz yandığında hissettiğiniz acı, mide asitinin gırtlağınızın içini yakmasıyla oluşuyor. Hatta, uzandığınız zaman, asit boğazınızın içini yıkayabilir.
Yüz kızarması: Başkalarının önünde gülünç duruma düşme, yetersizlik ya da başarısızlık duyguları sizi utandırabilir. Utançtan dolayı yüzünüz kıpkırmızı olur. Utanç, bizi bunaltır ve bu “dövüş ya da kaç” prensibini tetikler ve vücudumuz korkuyla savaşmak ya da ondan kaçmak için adrenalinle şarj olur.
Adrenalin, kaslara bol oksijen desteği sağlamak için kalbin hızlı çarpmasına yol açar. Fakat, bu bizim daha sıcak hissetmemizi sağlar. Kendimizi serinletmek için, terleriz ve kan cilt yüzeyindeki kılcal damarlara doğru akar ve kızarmaya neden olur. Yüzümüzde daha fazla kan damarı olduğundan yüzümüz kızarır.
Diğer birçok stres türü de kızarmanıza yol açar. Kızarmaya başladığınızda bunu durdurmak zordur. Londra’dan Dr. Michael Sinclair, “Bir kez kızardığınızda, diğerlerinin önünde zayıf göründüğünüzü düşünerek bir çoğunuz daha fazla utanıyor ve kızarıyor” dedi.
Mide gurultusu: Karnınız açken midenizden gelen guruldama sesi, mideniz tarafından çıkarılmaz ve aç olduğunuz için olmaz. Borborigmus (Barsak gazlarından ileri gelen karın gurultuları) olarak bilinen bu ses, ince bağırsağının üst kısmında oluşuyor. Bağırsak kaslarınız yiyecek ve içeçekleri aşağıya doğru götürürken, sıvılaşmaya başlayan yiyeceklerden sızar. Mideniz boş olduğunda ses, büyük bir titreşimli boşluk gibi çıkar.
Kaşıntı: Böcek ısırığından kurdeşene, size rahatsızlık veren kaşıntıdan kurtulmak için kaşınmaktan daha iyi yol yoktur. Kaşınma, vücudumuzdaki parazitleri ve diğer yabancı nesneleri uzaklaştırmanın bir yoludur. Hiç kimse, hatta en popüler nörobilimciler dahi kaşıntının nasıl oluştuğunu geçtiğimiz günlere kadar bilmiyordu.
Şimdi, Minnesota Üniversitesi’nde yapılan araştırma, cevabı ortaya çıkardı: Kaşıma omurilikteki normalde kaşınma hissini beyne gönderen sinir hücrelerini kapatıyor. Böcek ısırmasından dolayı kaşındığınızda, ciltteki hücreler histamin isimli kimyasal salıyorlar. Yakınındaki sinir hücreleri histamine tepki veriyor ve sinyali omuriliğe gönderiyor. Buradan da beynin talamus (beynin geri kalanı tarafından sinir sinyallerinin okunmasını kolaylaştıran tercüman olarak görev yapıyor) bölgesine gönderiliyor. Talamus sinyali kaşınma duyusu oluşturan serebral kortekse bilişsel ve duyuşsal aktivitelerin gerçekleştiği beyin bölgesine iletiyor.
Araştırma ekibi, maymunların ayaklarına histamin enjekte ederken, omuriliklerindeki bireysel hücrelerin aktivitesini görüntüledi. Hücreler, enjeksiyonu farketti ve derhal sinyal göndermeye başladı. Fakat araştırmacılar, enjeksiyon bölgesindeki cildi kaşıdıklarında bu aktivitenin azaldığını ya da engellendiğini gördüler.
Burun akması: Soğuk algınlığı, alerji, baharatlı yiyecekler gibi şeyler nasıl burnunuzun akmasına yol açar? Normal olarak, burnunuzdaki zar vücuda giren ajanları, mikropları engellemek için mukus (sümük) üretiyor. Burnun her gün bir litre sümük ürettiği tahmin ediliyor. Fakat, bazı uyaranlar sümük üretimini daha da artırabiliyor. Örneğin, soğukalgınlığı geçiriyorsanız, vücudunuza saldıran virüsleri durdurmak için ekstra sümük üretiliyor ve sümüklerle bu virüsler dışarı fışkırtılıyor. Soğuk hava çok küçük filizleri ya da burun boşluğunuzun iç duvarındaki ince tüyleri mahvediyor. Normalde bu tüyler sümüğü boğazınızdan aşağıya geri sürükleyip götürüyor. Fakat sıcaklık düştüğünde bu tüyler çalışmıyor ve sümüğün burun deliğinizden akmasına izin veriyor.
Alerjiler de aynı etkiye sahip. Akciğerlere giden alerjenleri durdurmak için burun sümük üretimini artırıyor. Baharatlı yiyeceklerde durum biraz daha farklı. Kırmızı biberde bulunan kapsaisin, doğal bir burun tıkanıklığını giderici ilaçtır. Burnunuzdaki mukusu inceltir ve akışkan hale getirir.
Su toplama (fıska): Rahat olmayan ayakkabılar, genellikle ayağınızda bir ya da iki yerde su toplanmasına neden olurlar. Su kabarcığı, derinin katmanları arasında sıvı birikmesi sonucu oluşuyor. Sık rastlanan fakat genellikle küçük yaralardır. Ayak derisinin basınca ve sürtünmeye maruz kaldığı her yerde oluşabiliyor. Genellikle bu su kabarcığı, lenf (Lenf damarlarında dolaşan, berrak, şeffaf, alkali, açık sarı renkte sıvı) ile doludur. Ancak, elinize çekiçle vurduğunuz zaman oluşan kabarcık, kan damarını çatlatabilir ve daha koyu kan kabarcığı oluşturabilir.
Parmak çıtlatma: Çoğumuz parmaklarımızı çekerek ya da kıvırarak çıtlatma sesini duymaya çalışırız. Sadece parmaklarınız değil, dirseğiniz, dizleriniz, boynunuz ve hatta göğüs kemiğiniz çıtlayabilir.
Peki bu sese neden olan nedir? Kemiklerinizin hızlıca yuvasına girmesi ya da çıkmasından çok, parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü var. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte kulağımıza gelenler bu seslerdir. Güney Karolina Duke Üniversitesi’nden ortopedi uzmanı Farshid Guilak, “Çıtlatma tüm eklemlerimizin içindeki yağlayıcı snovyal sıvıdan çözülen gaz kabarcıklarının şekillenmesiyle oluşuyor” dedi.
Eklemi germek, eklem içindeki sıvının basıncını azaltır ve gaz kabarcıkları görünmeye başlar. Kabarcıklar hızlıca patlar ve çıtlama sesi duyulur. Fakat, kabarcıkların sıvı içinde tekrar oluşması zaman alır. Bu nedenle aynı parmağınızı tekrar tekrar çıtlatamazsınız.
Annenizin uyarılarına karşılık, çıtlatmanın eklem iltihabına ya da diğer hasar türlerinden birine yol açtığı konusunda bilimsel bir delil bulunmuyor.
Terleyen avuç içleri: İş başvurusu için bekleme ya da sıkışık trafikte bekleme gibi stresli durumlar, avuç içinizi nemli yapıyor.
Amsterdam’da VU Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eco de Geus, korku ve endişenin amigdal adı verilen beynin bir bölümündeki duygusal devreleri harekete geçirdiğini söylüyor. Bu sırasıyla beyindeki ve omurilikteki bir dizi sinir hücresini harekete geçiriyor. Sinirler omurilikten akciğer, kalp ve ter bezleri gibi değişik organlara gidiyor. Gerçekten vücudunuzdaki tüm ter bezlerinden eşit olarak terlersiniz. Ellerinizi böyle nemli hissetmenizin nedeni avuç içlerinizde daha yüksek yoğunlukta ter bezi bulunmasıdır. Santimetrekare başına 500 ter bezinden, tipik bir avuç içinde ortalama 40 binin üzerinde ter bezi bulunuyor.
Kramp: Kaslarınızı düğümleyen ağrı verici bir durumdur. Genellikle baldırları etkiler, ancak ayaklarınızın tabanına ve hatta esnediğiniz zaman çenenizin altına da kramp girebilir. Kaslarınız aşırı kısaldığında ya da kendi etrafında büküldüğünde kramp oluşuyor. Bu durum çeşitli nedenlerden dolayı olabiliyor. Yoğun egzersiz boyunca, laktik asit gibi kimyasalların inşası kramplara yol açan spazma (kasların istemdışı kasılması) yol açabiliyor. Daha çok uzun mesafe koşucularında ve yüzücülerde meydana geliyor. Kas hareketlerini kontrol eden sinyaller taşıyan elektrolitlerin seviyesinin ve kalsiyum ve potasyumun düşük olması ise krampları tetikliyor.
Çürükler (morluklar): Çürükler, yaralanma bölgesindeki dokuların içindeki hasar gören damarlardan kan sızmasıyla oluşuyor. Çürük koyu kırmızı, sonra siyah, mavi, sarı, yeşil ve ayrıca kahverengiye dönüşerek, ölü kan dereceli olarak farklı renklerdeki maddelerin içine doğru çözülüyor. Bazı insanlarda çürükler diğerlerinden daha kolay oluşur, çünkü onların kan damarları daha ince ve narindir. Ayrıca, bu durum kan akışını azaltan aspirin gibi belirli ilaçları kullananlarda da olabiliyor.
Gözlerin seyirmesi: Birçok insan hayatlarının bazı noktasında acayip, istemdışı kas seğirmesiyle karşılaşmıştır. Fakat belki bunların en rahatsız edeni göz kapaklarının seyirmesidir. Bunun nedeni nedir?
Genelde, bunlar iyi huyludur. Bu duruma stres ve yorgunluk da neden olabiliyor. Göz kapağını kontrol eden kaslar küçük ve çok hassastır. Stres, yorgunluk ve kafein gibi uyaranlar bu kasların titreşmesine yol açıyor. Titreşimler fazla olunca gözde sinir sistemiyle ilgili istemdışı seyirmeler oluyor. Diğer nedenler arasında ise aşırı kafein alımından oluşan titremeler, bilgisayar ekranı karşısında uzun süre vakit geçirme ve hatta uzun süreli kontak lens takılmasından meydana gelen kaşıntı yer alıyor. Bu durum normal olarak geçicidir. Kendi kendinize uygulayabileceğiniz tedavi yolları var. Daha az kahve içmek, göz damlası kullanmak ve daha fazla dinlenmek gibi yöntemler göz seyremesini azaltır.

Hassas dişler: Hassas dişlere sahip olanlar için dondurma yemek, bizim hoşlandığımız gibi zevk verici değildir. Dişinizin ince mine tabakasının altı dentin denen bir maddeden oluşuyor. Dentin ise doğrudan dişin yumuşak çekirdeğine (sinirlerin yer aldığı pulpa boşluğu olarak bilinir) giden borucuklar ve mikroskobik kanallardır. Borucukların ayrıca sıvı içerdiğini söyleyen California Üniversitesi Koruyucu ve Restoratif Diş Bilimleri Bölümü’nden Grayson W Marshall, “Bu akışkan sıvıdaki herhangi bir hareket pulpa boşluğundaki sinirleri harekete geçiriyor ve bu da keskin bir acıya neden oluyor” dedi.

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar:


Kadınların Eline Verilmemesi Gereken 30 Şey :)

1. Direksiyon (çarpışan arabalar dahil)
2. Kredi Kartı
3. Televizyon Kumandası
4. Rüya Tabirleri Kitabı
5. Şirket Hisselerinin %51’i
6. Harita (hedeften daha fazla uzaklaşmak istemiyorsanız)
7. Üçüncü Kadeh
8. Buz Kıracağı
9. İngiliz Anahtarı
10.Başbakanlık Koltuğu
11.Koz
12.Telefon
13.Pusula
14.Kalem
15.İnisiyatif
16.Hesap Makinesi (kullanıcaklarını pek sanmıyoruz)
17.Uçurtma (ya tele takarlar ya da yere çakarlar)
18.Ayna
19.Nargile
20.Pipo
21.Ahmet Altan Kitapları
22.Kelepçe
23.Kırbaç
24.Çekirdek
25.Bilardo Istakası
26.Fazla Hazır Kahve Fincanı
27.Olta
28.Zeka Sorusu (hem cevabı bulamazlar hemde bulcam diye inat ederler)
29.Eski Sevgiliyle Çekilmiş Resimler
30.Brad Pitt Posteri

1. Direksiyon (çarpışan arabalar dahil)

2. Kredi Kartı

3. Televizyon Kumandası

4. Rüya Tabirleri Kitabı

5. Şirket Hisselerinin %51’i

6. Harita (hedeften daha fazla uzaklaşmak istemiyorsanız)

7. Üçüncü Kadeh

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar:


Water On The Moon

Google’dan ‘Water on the moon’ özel logosu!
Dünya arama devi Google, Nasa’nın ayda su bulduğunu açıklaması üzerine global bir doodle (özel logo) hazırlayarak bunu tüm dünyaya aktardı…
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Ay’da donmuş halde önemli miktarda su bulunduğunu açıklaması, Google’ı da harekete geçirdi. Tüm dünyada Google’ı ziyaret eden kullanıcılar, Ay’da suyun keşfedilmesini anlatan glabal doodle ile karşılaşıyorlar.
“GERÇEKTEN EVET, SU BULDUK”
NASA’nın Ay Kraterleri Gözlem ve Algılama Uydusu’ndan sorumlu araştırmacı Anthony Coleprete dün düzenlediği basın toplantısında “Gerçekten evet, su bulduk. Hem de az değil, önemli miktarda” demesi üzerine tüm dünyada, Ay’da su keşfedilmesinin ardından büyük bir heyecan daha başladı. NASA, Ay’da suyu ise, güney kutbu bombardımana tutarak buldu.
Google ise dünya tarihine geçecek bu anı es geçmedi. Global doodle’ı ile kullanıcılarını karşılayan Google, “Discovery of water on the moon” yani “Ay’da suyun keşfi” başlığı ile bunu kullanıcılarına duyurdu. Bu özel logoyu tıklayan kullanıcılar ise İngilizce olarak “water on the moon” (Ay’da su) aramasına otomatik olarak yönlendiriliyor.

Diğer Benzer Yazılar:


Kahvenin Yanında Neden Su Verilir?

İki farklı rivayet var bu konuda…
Kahvenin yanında neden su getirilir? Osmanlı zamanında eve misafir
geldiğinde kahveyle birlikte su getirilirmiş.
Misafir toksa kahveyi alırmış.
Açsa suyu. Tabii o zaman hemen sofra kurulurmuş.
Böylece çok ince bir nezaketle anlaşılırmış.
***
Eskiden padişahların yemeklerini tadan çeşnicibaşılar varmış.
Bunlar her yemeği zehirli olup olmadığını anlamak için tattıkları gibi kahveyi de tadarlarmış. Fakat kahvenin makbulu demir cezvede tek kişilik yapılanıymış.Hal boyle olunca da koca padişaha 5 kişilik kahve değil tek kişilik kahve pişiriliyormuş. Bu da güvenlik zaafiyeti oluşturuyormuş. Bunun üzerine bir yöntem geliştirilmiş. Bu yönteme göre padişah kahveye parmağını bandırıp kahvenin yanında gelen suya sokarmış. Kahvenin suyun içindeki dağılımına göre zehirli oldup olmadığını anlarmış.
Mevzu da o günlerden bugünlere gelmiş…

İki farklı rivayet var bu konuda…

Kahvenin yanında neden su getirilir? Osmanlı zamanında eve misafir

geldiğinde kahveyle birlikte su getirilirmiş.

Misafir toksa kahveyi alırmış.

Açsa suyu. Tabii o zaman hemen sofra kurulurmuş.

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar:


Öksürük Nasıl Geçer?

Öksürük Nasıl Geçer? Öksürükler türlü türlü müdür? Öksürüğün tedavisi ne zaman gerekir?

Öksürük, solunum yollarını temizleyen karmaşık mekanizmanın bir parçasıdır. Bu refleks hareketi, bü tün solunum yollarını yabancı cisimlerden, hava kirliliğinden ve birikmiş mukuslardan korur.
Hava yollarında tahriş edici en küçük bir şey, beyindeki öksürük merkezine saniyenin milyonda birinde hemen bir işaret gönderir. Haber hemen göğüs kaslarına aktarılır ve patlatılan bir öksürükle hava yolları tahriş edici şeyden temizlenir.

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar: