Parmak Çıtlatmanın Yararları ve Zararları

Kimi insanlar, her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkartırlar, yani çıtlatırlar. Çoğumuz buralardan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar durumlarından memnun görünürler. En çok ve kolaylıkla çıtlattığımız yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir. Bu tip eklem yerlerinde örneğin, parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü ve bu kapsülün içinde de, kemiklerin hareketleri sırasında, buraları yağlayan bir sıvı bulunmaktadır. Bu sıvının içinde erimiş durumda oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur. Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte duyduğumuz bu seslerdir. Patlayan kabarcıklar sonucunda gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerlerinin hareket yeteneğini artırır. Kuşkusuz ki bu eklem yerlerinin gerilmesi, bu kapsülün boyu ile sınırlıdır.
Eğer parmaklarınızı çıtlattığınız anda röntgenini de çekmiş olsanız, eklem içinde oluşan gaz kabarcıklarını görebilirsiniz. Bu olay eklem yerindeki hacmi yaklaşık yüzde 15- 20 artırır. Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsanız. Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içerisinde tekrar oluşması biraz zaman alır. Tüm bu açıklamalar, deneylerde kanıtlanmasına karşın, yine de bu kadar küçük gazın, bu denli büyük bir ses çıkartabilmesinin nedeni hâlâ bilinememektedir.
Ayrıca detaylı çalışmalar göstermiştir ki çıtırdama sırasında iki ayrı ses duyulmaktadır. Birincisin gaz kabarcıklarının patlaması olduğu biliniyor. İkinci sesin ise kapsülün uzama sınırına vardığına çıktığı sanılıyor.
Peki, parmaklarımızı çıtlatmak vücudumuza zararlı mı? Bunu alışkanlık biçimine getirenlerde, eklemler çevresindeki yumuşak doku zarar görmekte, parmaklar şişmekte, dolayısıyla elin kavrama gücü azalmaktadır.

Kimi insanlar, her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkartırlar, yani çıtlatırlar. Çoğumuz buralardan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar durumlarından memnun görünürler. En çok ve kolaylıkla çıtlattığımız yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir. Bu tip eklem yerlerinde örneğin, parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü ve bu kapsülün içinde de, kemiklerin hareketleri sırasında, buraları yağlayan bir sıvı bulunmaktadır. Bu sıvının içinde erimiş durumda oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur. Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte duyduğumuz bu seslerdir. Patlayan kabarcıklar sonucunda gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerlerinin hareket yeteneğini artırır. Kuşkusuz ki bu eklem yerlerinin gerilmesi, bu kapsülün boyu ile sınırlıdır.

Eğer parmaklarınızı çıtlattığınız anda röntgenini de çekmiş olsanız, eklem içinde oluşan gaz kabarcıklarını görebilirsiniz. Bu olay eklem yerindeki hacmi yaklaşık yüzde 15- 20 artırır. Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsanız. Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içerisinde tekrar oluşması biraz zaman alır. Tüm bu açıklamalar, deneylerde kanıtlanmasına karşın, yine de bu kadar küçük gazın, bu denli büyük bir ses çıkartabilmesinin nedeni hâlâ bilinememektedir.

Ayrıca detaylı çalışmalar göstermiştir ki çıtırdama sırasında iki ayrı ses duyulmaktadır. Birincisin gaz kabarcıklarının patlaması olduğu biliniyor. İkinci sesin ise kapsülün uzama sınırına vardığına çıktığı sanılıyor.

Peki, parmaklarımızı çıtlatmak vücudumuza zararlı mı? Bunu alışkanlık biçimine getirenlerde, eklemler çevresindeki yumuşak doku zarar görmekte, parmaklar şişmekte, dolayısıyla elin kavrama gücü azalmaktadır.

Diğer Benzer Yazılar:


Sonucu Görünce Şaşıracaksınız :)

Ayakkabı numaranızı 5 ile çarpın,
Çıkan sonuca 50 ekleyın,
Çıkan sonucu 20 ile carpın,
Çıkan sonuca 1009 ekleyın,
Ve son olarak doğum yılınızı sonuçtan cıkartın
Karşınıza 4 rakamlı sayı çıkacakİlk iki rakam ayakkabı numaranız,son iki rakam yaşınız
(Buçuklu sayılar kullanmayın)

Ayakkabı numaranızı 5 ile çarpın,

Çıkan sonuca 50 ekleyın,

Çıkan sonucu 20 ile carpın,

Çıkan sonuca 1009 ekleyın,

Ve son olarak doğum yılınızı sonuçtan cıkartın.

Karşınıza 4 rakamlı sayı çıkacak. İlk iki rakam ayakkabı numaranız, son iki rakam yaşınız..

(Buçuklu sayılar kullanmayın)

Diğer Benzer Yazılar:


Barkod

Barkod ya da çizgi im, verilerin görsel özellikli makinelerin okuyabilmesi için çeşitli kodlama yöntemleriyle sunulmasıdır.
Orijinal olarak barkod, veriyi paralel çizgilerin genişlikleri ve boşlukları arasında saklardı, ama günümüzde noktasal şekiller, iç içe daireler ve görüntü içinde gizli şekiller gibi farklı türlerde de görülebiliyorlar.
Barkod, barkod okuyucu olarak da adlandırılan optik okuyucular ile okunabilir veya özel yazılımlarla görüntü içinden taranabilir. Barkod bilgisayara veri girişinin doğruluğunu ve hızını artıran Otomatik Tanıma Veri Toplama (OT/VT) uygulamalarında geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.
Geleneksel olarak barkod kodlaması sadece rakamları sembolize ederken, yeni sembolojiler tüm ASCII karakter setine büyük harf ve daha fazlasını eklemiştir. Basit barkodların ihtiyaç duyduğu alana daha fazla bilgi sığdırma gereksinimi çizgiler yerine kare hücreleri içeren (bir tür İki boyutlu barkod) matrix kodların geliştirilmesine sebebiyet vermiştir. İçiçe kodlar iki boyutlu ve tek boyutlu kodların karışımıdır ve geleneksel tek boyutlu sembolojiyi birden fazla satır içerecek şekilde bir çerçeve içinde yeniden boyutlandırma işlemidir.

Barkod ya da çizgi im, verilerin görsel özellikli makinelerin okuyabilmesi için çeşitli kodlama yöntemleriyle sunulmasıdır.

Orijinal olarak barkod, veriyi paralel çizgilerin genişlikleri ve boşlukları arasında saklardı, ama günümüzde noktasal şekiller, iç içe daireler ve görüntü içinde gizli şekiller gibi farklı türlerde de görülebiliyorlar.

Barkod, barkod okuyucu olarak da adlandırılan optik okuyucular ile okunabilir veya özel yazılımlarla görüntü içinden taranabilir. Barkod bilgisayara veri girişinin doğruluğunu ve hızını artıran Otomatik Tanıma Veri Toplama (OT/VT) uygulamalarında geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar:


Turkcell Sınırsız Sms Paketleri

35 kontore 1 ay ya da 15 kontore 1 hafta tum Turkcell’lilerle SINIRSIZ mesajlaşabilirsiniz.
Tek yapmanız gereken aylık SMS paketi için AYLIK ; haftalık SMS paketi için HAFTALIK yazıp 2222’e göndermek.
Hemen gönderin, milyonlarca Turkcellli’yle doya doya mesajlaşmaya başlayın.
Katılım koşulları
* Kampanyadan bireysel Hazır Kart’lı tüm aboneler faydanalabilir.
* Kampanya 26 Mart-30 Haziran 2009 tarihlerinde geçerlidir.
* Aynı anda yalnızca 1 adet paket alınabilir.
* Paketler yurtiçi Turkcell yönüne geçerlidir.
* Kampanyayaya SMS , Müşteri Hizmetleri ve Online İşlem Merkezi kanallarından abonelik yapılabilir.
* Bir kere paket alındıktan sonra iptal edilmediği sürece haftalık/aylık paket abonelikleri yeterli kontör olması durumunda her hafta/ay devam edecektir.
* Paketini deneme periyodunda yenilenemeyen abonelerin, paket satın almak için kontör yükledikten sonra tekrar HAFTALIK ya da AYLIK yazıp 2222’e göndermeleri gerekmektedir.
* Paketi olan aboneler, paketin süresi bittikten sonra günde 5 SMS’ten sonra bedava kampanyasından yararlanabilirler.
Notlar
* Sunulan hizmetin haberleşme ihtiyacının karşılanması dışında amaçlar için kullanılmaması için haftalık SMS paketi kullanımı 3.000 SMS; aylık SMS paketi kullanımı da 10.000 SMS’den sonra müşterinin tarifesinin SMS ücretiyle ücretlendirilecektir.
* Turkcell kampanya süre ve koşullarında değişiklik yapma hakkını saklı tutar.

35 kontore 1 ay ya da 15 kontore 1 hafta tum Turkcell’lilerle SINIRSIZ mesajlaşabilirsiniz.

Tek yapmanız gereken aylık SMS paketi için AYLIK ; haftalık SMS paketi için HAFTALIK yazıp 2222’e göndermek.

Hemen gönderin, milyonlarca Turkcellli’yle doya doya mesajlaşmaya başlayın.

Katılım koşulları

* Kampanyadan bireysel Hazır Kart’lı tüm aboneler faydanalabilir.

* Kampanya 26 Mart-30 Haziran 2009 tarihlerinde geçerlidir.

* Aynı anda yalnızca 1 adet paket alınabilir.

* Paketler yurtiçi Turkcell yönüne geçerlidir.

* Kampanyayaya SMS , Müşteri Hizmetleri ve Online İşlem Merkezi kanallarından abonelik yapılabilir.

* Bir kere paket alındıktan sonra iptal edilmediği sürece haftalık/aylık paket abonelikleri yeterli kontör olması durumunda her hafta/ay devam edecektir.

* Paketini deneme periyodunda yenilenemeyen abonelerin, paket satın almak için kontör yükledikten sonra tekrar HAFTALIK ya da AYLIK yazıp 2222’e göndermeleri gerekmektedir.

* Paketi olan aboneler, paketin süresi bittikten sonra günde 5 SMS’ten sonra bedava kampanyasından yararlanabilirler.

Notlar

* Sunulan hizmetin haberleşme ihtiyacının karşılanması dışında amaçlar için kullanılmaması için haftalık SMS paketi kullanımı 3.000 SMS; aylık SMS paketi kullanımı da 10.000 SMS’den sonra müşterinin tarifesinin SMS ücretiyle ücretlendirilecektir.

* Turkcell kampanya süre ve koşullarında değişiklik yapma hakkını saklı tutar.

Diğer Benzer Yazılar:


Site Bilgi

Eğer sizler sitenizin Google pagerank, Alexa sıralaması, Google backlink, Google indeksi, Yahoo backlink, DMOZ kaydı, Bing indeks sayısı ve Del.icio.us linkleri’ni merak ediyorsanız bu siteden öğrenebilirsiniz.

Tıklayın Bakalım 🙂

Diğer Benzer Yazılar:


İnternet Kullanıcı Davranışları

Navigasyon : İnsanın yakın zaman hafızası aynı anda 5 ila 9 olguyu hatırlamasına olanak verir. Dolayısıyla navigasyon menülerini ortalama 7 adet olarak belirlemek en doğru yaklaşım olacaktır. Kullanıcılar sıklıkla aklında kalan menüler başta anasayfa olmak üzere, hakkında, iletişim ve ilgilendiği konunun detaylarının yer aldığı menüdür. Bu sebepten yaptığınız sayfalarda çok fazla anakategorili menü yapmak doğru olmayacaktır. Onun yerine menüleride kategorilere göre alt menü olarak yaparsanız hem kullanıcı için, hemde google için yön gösterici olacaktır.
Süre : Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kullanıcıların bir çoğu ilk defa uğradıkları bir web sitesine girdiklerinde kalma veya gitme kararlarını ilk 2-5 saniye içinde en fazla 10 saniye içinde veriyorlar. Bu da sitenizi ziyarete gelen kullanıcıları etkilemeniz için 2 ila 5  saniye şanslıysanız 10 saniyeniz olduğu anlamına geliyor. Bu süreçte ya kullanıcıya istediği bilgiyi sunmalısınız ya da onu tasarımınızla etkilemelisiniz. Eğer kullanıcı sitenizi açtıktan sonra beğenirse click yapmaya başlıyor.
Tıklama : Birçok kullanıcı sitede aradığını bulabilmek için 3 tıkla yapıyor ve eğer aradığını3 tıklama sonunda bulamazsa sitenizi gezmekten vazgeçiyor. Dolayısıyla kullanıcıya nokta atışı yaparak çoban matına gitmeniz gerekiyor.
Baby Duck Sendromu : Bütün bu süreç içinde sayfanızı ziyaret eden kullanıcı sitenizin yan etkisi altında kalırsa Baby Duck sendromu görülebilir. Bu sendrom kullanıcının aşina olmadığı ve ilk defa gördüğü  tasarıma verdiği tepkidir.
Banner Körlüğü : Kullanıcıların bir kısmı reklam gibi görünen herşeyi görmeme eğilimde olabilirler. Bu nedenle sizin bir duyuru için hazırlamış olduğunuz banner’ları bile görmeyebilir. Banner’ı ne kadar hareketlide olsa kullanıcıya farkındalık sağlayamayabilir. Bu yüzden bu tip banner’ları göze çarpacak yerlere koyun. Web kullanıcıları olmayan, görmedikleri birşeyle karşılaştığında (metin ve görseller olabilir) proveke olacak bir duygusal bağ kurduğunda banner’a tıklamaya güdülenir.
Göz Takibi : Gazete, dergi okuyucularının göz takibi öncelikle büyük fontlara yönelirken; web kullanıcısının gözü öncelikle navigasyon menüsüne yöneliyor. Web kullanıcısı tarama göz takibi yapıyor. Yani görsel sıçramalar ile aradığını bulma eğiliminde bulunuyor. Sitede kaybolduğunda ise navigasyon menüsüne başvuruyor. Sayfalar arasındaki linklerde bu yönde etkili olabiliyor.

Navigasyon : İnsanın yakın zaman hafızası aynı anda 5 ila 9 olguyu hatırlamasına olanak verir. Dolayısıyla navigasyon menülerini ortalama 7 adet olarak belirlemek en doğru yaklaşım olacaktır. Kullanıcılar sıklıkla aklında kalan menüler başta anasayfa olmak üzere, hakkında, iletişim ve ilgilendiği konunun detaylarının yer aldığı menüdür. Bu sebepten yaptığınız sayfalarda çok fazla anakategorili menü yapmak doğru olmayacaktır. Onun yerine menüleride kategorilere göre alt menü olarak yaparsanız hem kullanıcı için, hemde google için yön gösterici olacaktır.

Süre : Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kullanıcıların bir çoğu ilk defa uğradıkları bir web sitesine girdiklerinde kalma veya gitme kararlarını ilk 2-5 saniye içinde en fazla 10 saniye içinde veriyorlar. Bu da sitenizi ziyarete gelen kullanıcıları etkilemeniz için 2 ila 5  saniye şanslıysanız 10 saniyeniz olduğu anlamına geliyor. Bu süreçte ya kullanıcıya istediği bilgiyi sunmalısınız ya da onu tasarımınızla etkilemelisiniz. Eğer kullanıcı sitenizi açtıktan sonra beğenirse click yapmaya başlıyor.

Tıklama : Birçok kullanıcı sitede aradığını bulabilmek için 3 tıkla yapıyor ve eğer aradığını3 tıklama sonunda bulamazsa sitenizi gezmekten vazgeçiyor. Dolayısıyla kullanıcıya nokta atışı yaparak çoban matına gitmeniz gerekiyor.

Baby Duck Sendromu : Bütün bu süreç içinde sayfanızı ziyaret eden kullanıcı sitenizin yan etkisi altında kalırsa Baby Duck sendromu görülebilir. Bu sendrom kullanıcının aşina olmadığı ve ilk defa gördüğü  tasarıma verdiği tepkidir.

Banner Körlüğü : Kullanıcıların bir kısmı reklam gibi görünen herşeyi görmeme eğilimde olabilirler. Bu nedenle sizin bir duyuru için hazırlamış olduğunuz banner’ları bile görmeyebilir. Banner’ı ne kadar hareketlide olsa kullanıcıya farkındalık sağlayamayabilir. Bu yüzden bu tip banner’ları göze çarpacak yerlere koyun. Web kullanıcıları olmayan, görmedikleri birşeyle karşılaştığında (metin ve görseller olabilir) proveke olacak bir duygusal bağ kurduğunda banner’a tıklamaya güdülenir.

Göz Takibi : Gazete, dergi okuyucularının göz takibi öncelikle büyük fontlara yönelirken; web kullanıcısının gözü öncelikle navigasyon menüsüne yöneliyor. Web kullanıcısı tarama göz takibi yapıyor. Yani görsel sıçramalar ile aradığını bulma eğiliminde bulunuyor. Sitede kaybolduğunda ise navigasyon menüsüne başvuruyor. Sayfalar arasındaki linklerde bu yönde etkili olabiliyor.

Bu yazının amacı, web tasarım yapılırken gözönüne alınması gereken bazı ufak önemli ayrıntılardır.

Diğer Benzer Yazılar:


İnternet Kullanıcı Tipleri

Türkiye’nin artık birçok yerinde internete girilebiliyor ki bu son çıkan 3G teknolojileriyle (Vınn, Connect Kartlar vs…) artık ıssız bir adada bile eğer laptopunuzdan internete girmeniz mümkün. Neyse sözü fazla uzatmayalım ve konuya girelim. Kişiler internette sörf yaptıkları sitelere göre, internette geçirdikleri sürelere göre ve araştırma yaptıklara sayfalara göre çeşitlilikler gösterir. Şimdi bu kullanıcı tiplerini bir inceleyelim:
İçerik Canavarları (Content Monsters) : İnternette doğup büyüyen genç,ergen kitleden oluşur. Online eğlence aktiviteler ve sosyal gruplardır. Devamlı yeni online eğlence sitelerini gezerler ve birbirlerini sürüklerler.
Sosyal Tıklayıcılar (Social Clicker) : Hem genç hem de daha yaşlı kitleden oluşan bu kullanıcı tipkeri interneti iletişim olarak yorumluyorlar ve genellikle sosyal topluluklar (facebook, twitter, friendfeed), mesajlaşma araçları (msn,gmail talk,skype), haber sitelerini ve haber portallarını kullanıyorlar. Aralarından bazı istisnalarda online alışveriş yapıyor.
Online Simsarlar (Online Broker) : Yoğun içerik üretim ve tüketim kullanıcı kitlesidir. İnterneti kişisel ve kültürel bir platform olarak algılıyorlar. Web üzerindeki yeniliklerin ilk dalga kullanıcılarıdır. Bloglar, online topluluklar, her gün takip edilen onlarca site ve internetten alışveriş…
Hızlı İz Sürücüler (Fast Trackers) : İnterneti haber ve bilgi kaynağı olarak kullanan kitle. Günlük haber,spor, hava durumu sonuçlarını gerçek zamanlı takip ediyorlar. İnternet reklamlarına sıcak bakıyor. Sayfaları sürekli yeniliyorlar ve satın alacakları ürünleri web üzerinden araştırıp, mağazadan satın alıyorlar.
Gündelik Profesyoneller (The Everyday Pro) : İnterneti hayatlarını kolaylaştıracak bir araç olarak görürler. Yeniliğe ve teknolojiye hakimlerdir. Yaş ortalamaları yüksektir ve online bankacılık ve e-ticaret sistemlerini kullanıyorlar. Yaşam kalitelerini arttırdıkça düşündükleri yeni uygulamaları kolayca adapte edebiliyorlar.
İnternette temel kullanıcı tipleri bu şekilde ancak şu var ki hepsi girdikleri sitelere ve yaşlarına, internette yaptıkları işlere göre farklılık göstersede kullanıcı davranışları aynıdır.

Türkiye’nin artık birçok yerinde internete girilebiliyor ki bu son çıkan 3G teknolojileriyle (Vınn, Connect Kartlar vs…) artık ıssız bir adada bile eğer laptopunuzdan internete girmeniz mümkün. Neyse sözü fazla uzatmayalım ve konuya girelim. Kişiler internette sörf yaptıkları sitelere göre, internette geçirdikleri sürelere göre ve araştırma yaptıklara sayfalara göre çeşitlilikler gösterir. Şimdi bu kullanıcı tiplerini bir inceleyelim:

İçerik Canavarları (Content Monsters) : İnternette doğup büyüyen genç,ergen kitleden oluşur. Online eğlence aktiviteler ve sosyal gruplardır. Devamlı yeni online eğlence sitelerini gezerler ve birbirlerini sürüklerler.

Sosyal Tıklayıcılar (Social Clicker) : Hem genç hem de daha yaşlı kitleden oluşan bu kullanıcı tipkeri interneti iletişim olarak yorumluyorlar ve genellikle sosyal topluluklar (facebook, twitter, friendfeed), mesajlaşma araçları (msn,gmail talk,skype), haber sitelerini ve haber portallarını kullanıyorlar. Aralarından bazı istisnalarda online alışveriş yapıyor.

Online Simsarlar (Online Broker) : Yoğun içerik üretim ve tüketim kullanıcı kitlesidir. İnterneti kişisel ve kültürel bir platform olarak algılıyorlar. Web üzerindeki yeniliklerin ilk dalga kullanıcılarıdır. Bloglar, online topluluklar, her gün takip edilen onlarca site ve internetten alışveriş…

Hızlı İz Sürücüler (Fast Trackers) : İnterneti haber ve bilgi kaynağı olarak kullanan kitle. Günlük haber,spor, hava durumu sonuçlarını gerçek zamanlı takip ediyorlar. İnternet reklamlarına sıcak bakıyor. Sayfaları sürekli yeniliyorlar ve satın alacakları ürünleri web üzerinden araştırıp, mağazadan satın alıyorlar.

Gündelik Profesyoneller (The Everyday Pro) : İnterneti hayatlarını kolaylaştıracak bir araç olarak görürler. Yeniliğe ve teknolojiye hakimlerdir. Yaş ortalamaları yüksektir ve online bankacılık ve e-ticaret sistemlerini kullanıyorlar. Yaşam kalitelerini arttırdıkça düşündükleri yeni uygulamaları kolayca adapte edebiliyorlar.

İnternette temel kullanıcı tipleri bu şekilde ancak şu var ki hepsi girdikleri sitelere ve yaşlarına, internette yaptıkları işlere göre farklılık göstersede kullanıcı davranışları aynıdır.

Diğer Benzer Yazılar:


Transkript 5.2

Transkript programı; üniversite öğrencilerinin transkriptlerini (Not Durumları) kolayca hesaplayabilmesi için yazılmış olan bir programdır.

Türkiye genelinde 92 üniversitenin öğrencileri bu programı kullanabilir. Tüm üniversitelerle %100 uyumluluk garanti edilmemektedir. Program tamamen ücretsizdir; ancak programın tüm özelliklerinden yaralanabilmeniz için, programın içindeki kayıt olma yönergelerini izleyerek sadece birkaç dakika içinde ücretsiz kayıt olabilir ve programı tüm özellikleriyle kullanmaya başlayabilirsiniz.

Devamını Oku

Diğer Benzer Yazılar: